Eminönü vapurundayım. Önce bir kaç sayfa kitap okudum.Özlemişim bunu. Sonra insanları izledim. Herkes bir telaş içinde, kimisi dalmış gitmiş uzaklara.Bir yaşlı çift çoktandır vapura binmemişler ve Eminönü'nü gezmeye gidiyorlar. Her yeri heyecanla merakla izliyorlar. Bir adam kulaklığını takmış dalmış gitmiş. Muhtemelen her gün gidip geliyor. Bir kadın elindeki dosyaları inceliyor.En çok bir genç kız dikkatimi çekti. Yanında bir erkek arkadaşı var hararetle, heyecanla bir şeyler anlatıyor. İçim kıpır kıpır oldu onu görünce. Hayatı taptaze, heyecanları, hayalleri ve planları var. Bunları uygulayacak enerjisi var. Hayat onun için taze ve pembe. Yüzü gülüyor. Sonra düşündüm olduğum yerden memnun değil miyim, hayır memnunum. Ama o planlar hevesler heyecanlar flörtler beni özlemlere götürdü.
Döndürdüm kafamı vapuru takip eden martılara takıldım gittim. Onları görünce ilk aklıma gelen şey ise Ada'nın "Yunusun dansı" adlı kitabı geldi. O da gemileri dans ederek takip ediyordu. Ada olsaydı çok hoşuna giderdi diye düşünmekten kendimi alamadım. Sonra tekrar genç kıza baktım. Her şeyin tadını zamanında yaşamak lazım. Sindire sindire, ağır ağır. Her kederi, sevinci, hüznü...
Eskiyi güzel ve özlemle hatırlamak için.
Bir vapur sefası bana neleri düşündürdü? Galiba yaşlanıyorum :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder