4 Aralık 2010

Okul mimi

Anaokulu konusu çocuklu ailelerin toplumsal kurumlarla yaşadığı ilk deneyim olsa gerek. Çocuğunuz evde sizin doğru ve yanlışlarınıza göre büyürken tanımadığınız ama güvenmeniz gereken bir kuruma vermek işte olay tam burada başlıyor.


Damla’nın bu sobe işini başlatması iyi oldu. Bugün yazayım, yarın yapayım derken geciktim biraz. Ama blogcu annenin de sobelediğini görünce artık yazma zamanı...

Gündüz Bakımevi, Çocuk Yuvası, Çocuk Evi, Çocuk Merkezi, Okul Öncesi Eğitim Merkezi ve Anaokulu gibi, değişik tanımlar var. Bunlar arasında resmi statü farkı var mıdır? Varsa bu farklar nelerdir?

Bildiğim kadarıyla devlete bağlı ya da yaş sınırlarını etkileyen isimlerdi. Bu konu ile ilgili çok araştırma yapmadım. Benim için önem taşıyan konular arasında yer almıyordu.

Çocuğumu göndereceğim okulun resmi statüsünün anaokulu veya gündüz bakımevi olması onun eğitimi açısından fark yaratır mı?

Konu ile ilgili bilgiye sahip değilim ama ben okulun kendi programını ve etkinliklerini merak ederim. İsmi, statüsünü araştırmam.

Anaokuluna başlamak için en doğru yaş kaç olmalıdır?

Biz de Ada 2 yaşında oyun grubuna başladı. Her gün 2 saat gitti. Sosyalleşmesi açısından faydalı olsa da yaş itibari ile toplu oyuna hazır değiller. “Paralel oyun” denilen, çocukların yan yana ama farklı oyunlar oynaması anlamına gelen bireysel oyunlar oynuyorlar.

Erken başlamasının faydaları olmuştur. Ama 3 yaşındayken daha bilinçli daha keyfini çıkararak yaşadıklarını düşünüyorum.

Çocuğunuzu kaç yaşında kreşe gönderdiniz/göndermeyi düşünüyorsunuz? Kreşe göndermek için beklediğiniz yaş dışında bir şey var mı?

Ada 2 yaşında oyun grubuna başladı. Yaş dışında çok daha önemli olduğunu düşündüğüm çocuğun hazır olması. Kalmak istemediği, ağladığı bir ortamın ona bir şey katmak yerine güven duygusunu sarsacağını düşünüyorum.

Çocuğunuza kreş seçerken sizin için en önemli kriter nedir? Olmazsa olmaz, bu sağlanmazsa evde bakılsın daha iyi diyeceğiniz.

Çocuğumu okula bıraktığım zaman aklımın okulda kalmaması benim için çok önemli.

Bunun için kesinlikle olmazsa olmazlarım var. Sırası ile:

1-Anaç, sevgi dolu, çocuğun duygusal ve fiziki gelişimini, günlük ruh halini takip edebilecek, veli ile iletişimi kuvvetli bir öğretmen öncelikli. Örneğin çocuğu okuldan terli almamalıyım.

2- Çocuğumu özgürlüğünü kısıtlamamaları. Öğrneğin, bağırarak oyun oynamalarını engellemek, susturmak ya da onu yapamazsın sen denmemeli. Kendine ve çevresine zarar verecek şeyler dışında.

Merakını ve araştırma yeteneğini tetikleyecek çalışmalar yapmaları.

Kendine olan güvenini ve öz bakım becerilerini destekleyip yüreklendirmeli.

3-Yaşlarına uygun bir eğitim. Kesinlikle zorlayıcı olmayan daha çok oyun içerikli dersler.

4- Sınıf mevcudunun kalabalık olmaması aynı zaman da yardımcı bir öğretmenin olması. Sınıf ne kadar az olsa da henüz destekle bir şeyler yapabildikleri için hepsine tek bir öğretmenin yetmesi zor olabilir.

5- Okulun bahçesinin olması, okulun içinin aydınlık, temiz ve ferah olması.

6- Yemek listesi ve mutfak. Ada’ların okul butik okul o yüzden yemekleri kampüs mutfağından geliyor. Listede hafta da bir tatlı, salata, meyve, yoğurt, dönüşümlü olarak veriliyor.

7- Okul ve veli iletişiminin etkili bir şekilde kullanılması. Telefon ya da defter aracılığıyla, randevu alarak görüşerek. Ve ilk görüşme de konuşulan ve yapılacak denilen her şeyin yapılması.

Ben daha bir çok madde yazabilirim. Ama bunlar önceliği olanlar.

Türkiye’deki kreşlerde rastlamadığınız, keşke olsa dediğiniz bir uygulama var mı?

Geniş büyük çim bahçeler ya da bahçe oyunları. Malum çocuklar artık çok sokakta kalamıyor. Eski, deşarj olabilecekleri oyunları oynayamıyor. Yeteri kadar hava alamıyor. Mesela kışın kapalı da olsa hava alabilen bir oyun parkı hoş olurdu bence.

Türkiye’deki kreşlerde yaygın olarak rastladığınız ve saçma bulduğunuz bir uygulama var mı?

Oyuncak günü, kitap günü, etek günü bizi bunlar çok zorluyor. Çünkü her çocuk gibi Ada sınırları zorlamayı çok seviyor. Mesela her gün oyuncak götürmek istiyor. Doğru olanı yapıyor olabilirler ama yasakları zorlamak her yaşta ilgi çekiyor.

Çocuğunuz kreşe gidiyorsa, kreşe başladıktan sonra en çok zorlandığınız konu ne oldu? Henüz gitmiyorsa zorlanacağınızı düşündüğünüz?

Okula sürekli devam edilmesi fikri bizi zorluyor. Uzun tatillerin dönüşleri problem yaratıyor. Evde iken istediği oyunu, istediği kadar oynuyor. Okul da ise her şey programlı yapılıyor. Bunu tekrar düzene koymak çaba gerektiriyor. Bizim hep evden çıkma sorunumuz var. Sadece okul için değil ama okula giderken her gün bunu yaşamak zor oluyor.

Çocuğunuz kreşe gidiyorsa, kreşe başladıktan sonra çocuğunuzda gözlemlediğiniz en olumlu gelişme ne oldu? Henüz gitmiyorsa kreşin gelişimine en büyük katkısı ne olur sizce?

Sosyalleşmesi ve görgü kurallarını öğrenmesi. Paylaşım, sırayla yapmak gibi konuları hemen uygulamaya başlamıştı. “Arkadaşım sıra sende” “Anne çişim geldi, kakam geldi denmez. Büyük tuvaletim geldi, küçük tuvaletim geldi denir” “Anne ben Nehir’i çok seviyorum. (sonra sınıfın geri kalanı da aynı şekilde sıralanır)”

Yemek ve uyku saatlerinin düzene girmesi. Eve gelince şarkılar, şiirler söylemesi. Kıyafetlerini kendi başına değiştirmeyi denemesi. Tuvalete kendi başına girip çıkması. Hoş, Ada bizimle vakit geçirmeyi sevdiği için beraber tuvalete girmek istiyor.

****************

Okullar ile ilgili o kadar çok şeyler, duydum ve gördüm ki. Okul arama maratonu tam bir kabus gibi geliyor. Doğru okulu bulmak çok ama çok zor. En azından benim gibi detaycı bir insan için. Ama artık biz içimize sinen bir okul bulduk. Darısı sizlerin başına.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder