23 Mart 2011

Zorunlu Keyfin Tadı

Geçtiğimiz Perşembe günü yolda yürürken, kaldırımdan inmek için ayağımı uzattım ve kaldırım kenarına oluk koyan zihniyet yüzünden de ayağımı yan basmak sureti ile sakatladım.

Neyse gerek arkadaşım, gerekse yoldan geçen insanlar yardım ettiler hastane falan derken ayak alçıya alındı. Gerçi kırık yok. Yan bağlarda zedelenme yada doku zedelenmesi olabilirmiş. Bir kaç gün sonra kontrole gideceğim. MR falan çekilecek sanırım durum o zaman netleşecek.

Bu sonuç beni pek rahatsız etmedi. Ayağımı uzattım kitap okuyorum. Bu çok keyifli. Normalde dur evi toplayayım, yemek yapayım derken oturmaya vakit bulamıyordum. Şimdi zorunluluktan da olsa oturuyorum. Çok açmasam da tv. kumandam, kitaplarım ve notebook'um yanım da ooh keyfim yerinde. Evim temizleniyor, yemeklerim yapılıyor. Dünya bana güzel.....
Sağ olsun annem ve eşim de çok yardımcı oluyor. Ama insanlara muhtaç olma, kendi işini yapamamak zor geliyor. Yada yapıyorlar daha fazlasını istemeyeyim diyorsun. Yaptıklarını beğenmeyip susmak zorunda kalabiliyorsun. Ama sonuçta o iş yapılıyor ve oluyor. Takıntılı davranmanın da alemi yok diye düşünüyorum.

Ada da çok problem çıkartmadı. Hatta sabahları babası okula bırakıyor diye gayet memnun halinden. Bazı sabahlar gitmek istemediği olurdu. Şimdi güle oynaya gidiyor. Çocuklar durumu algılayıp uyum gösteriyor. Biliyor ki ayağım sakat onunla oynayamayacağım baba da işe gidecek en mantıklı fikir okula gidip eğlenmek.

İlk akşam biraz yadırgadı. Ayağımı okşadı, üzüldü. Bana yemek yapıp yedirdi. Küçük iki lokma ekmeğin arasına bal ve kaşar sürdü. E tabii öyle küçük güzel parmaklar yapınca yemez miyim? Yedim tabii ki hatta bayıla bayıla....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder