Tatil 2 hafta. Her şeyi unutmak o kadar kolay oluyor ki hayatta. Bunu bu 2 haftalık tatilde tekrar anlamış oldum.
Ada'nın okul 2 hafta sömestir tatiline girdi. Hava limoni idi. Ada hasta oldu. Sabah uyan kahvaltı et, biraz iş yapmaya çalış öğle yemeği vakti geldi, uyku saati kaçmasın, saat 4 oldu, ara öğün hazırla, akşam yemeğine ne yapsak ki? derken gün geçtikçe geçti. Ben daraldıkça daraldım. Üzerine önce Ada, sonra baba ve ben hasta olduk. Tam bir curcunaydı anlaşılacağı üzere. Yoruldum. Çok yoruldum pazartesi olup Ada okula gidince dinleneceğim.
Böyle söyleyince vicdanım sızlıyor. Ne kadar çabuk yoruluyorum diye. Ama Ada bizimle oyun oynamaktan çok zevk alıyor, kendi kendine oyun oynamıyor. "Hadi anne oyun oynayalım, hadi anne onu yapalım, hadi anne bunu yapalım" derken. Değil kendime vakit ayırmak, evde bir şeyi alıp bir yere koyacak vakit bulamıyorum. Bir de öğlen uykusuna beraber yatalım istiyor. Okulda böyle bir alışkanlığı yok ama benimle gündüz uyumaya bayılıyor, bende o koynumda olunca uyuyakalıyorum yada kalkmak içimden gelmiyor. Sonrada sersem gibi oluyorum. Bir de bunlara hastalıktan kalan ciğerlerimi ve boğazımı acıtırcasına devam eden öksürük eklenince kendimi yorgun hissediyorum. Ada'ya yetişmek zor oluyor.
2 haftadan beri bilgisayarın başına bile oturmam sayılıdır sanırım. Şimdi de ananeye gitmeye karar verdi. Benimde çarşıya çıkmam gerekiyordu. Arada derede uğradım.
Sağlığı yerinde olsun da başka bir şey istemem. Ben ananeye bırakabilme olayını unutuyorum her seferinde, sanırım. Sonra da böyle homurdanıp duruyorum. Ne ananeye gitsin istiyorum, benden başkası ile canı sıkılır diye, ne de evde çocuğa yetemiyorum diye düşünmekten kendimi alabiliyorum. Ben vicdan azabının girdabına düşmüş dönüp duran annelerdenim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder