11 Ekim 2011

Fotoğraf kursu-2

Fotoğraf kursunun bugün 2. haftası yani  3. dersiydi. Konu çok keyifli. Önce fotoğraf makinasının tarihçesini işledik. Sonra diyafram, net alan derinliği ve bugün de enstantane konusunu işledik.

Öğrendiklerimi aktarmayı çok istiyorum ama yanlış aktarma riskine karşı kimseyi de yanlış bilgilendirmek istemiyorum.

Ancak şöyle bir karar verdim. Kendi çektiğim fotoğrafların ayarlarını vererek paylaşacağım. Böylece benim kendi arşivim oluşmuş olacak. Zaman içerisinde bu konu da ne kadar ilerleme  kaydetmiş (yada yerinde sayma) olduğumu takip edebilirim.



10 Ekim 2011

Ev sessiz

Bugünlerde ev biraz sessiz gibi. Bu nasıl bir şey unutmuşum.

Babamız dün akşam arkadaşlarıylaydı. Bugünde hastaydı iş dönüşü 21 gibi Ada ve baba uyudular. Ee sessizlikte 2 gün üst üste gelince bana garip geldi.

Rahatsız mıyım? Hayır.
Mutlu muyum? Hayır.
Kararsızlık yada ne istediğini bilmemezlik mi? Belki.

Tüm gün boyunca iş- güç koşturma derken, akşam herkes uyuduktan sonra (saat 21 suları) Nurturia, Facebook, Twitter, Kariyet net, Milliyet, Linkedin derken saat gece yarısı olmuş.

Bazen kafayı dinlemek için güzel ama tercihim hep beraber olmak.


4 Ekim 2011

Nurturia Sobesi

Nurtira'nın kurucusu Damla başlattı Sobe'yi. Nurturia benim için bundan çok daha uzun anlatılacak, anlatılmaya değer bir yer. O nedenle sanırım bir türlü bu sobeyi yazamadım.

Nurturia'da kadar sanal görünürse görünsün aslında gerçek oluşunu seviyorum. Elle dokunup, sohbet edebilecek bir sürü arkadaşınız olmasını, soru yada sorunlara hemen cevap bulabilmeyi SEVİYORUM.

Sorular da ısrarcı, dediğim dedik, benim bildiğim doğru tavrı takınan insanları SEVMİYORUM.

OLMASAYDI; bilgisayara oturur oturmaz elim boşta kalırdı. Her sohbet etmek istediğim anda sohbet edecek birilerinin eksikliği olurdu.

Yeni bir şeylere başladığın da "ne güzel yapmışsın yada bunu bunu deneyebilirsin" diyen yeni görüşler, bir derdin olduğununda seninle üzülenler VAR.

Kafanda uçuşan cevapsız sorular YOK.

KEŞKE Ada doğmadan önce de olsaydı .

Sobem ise Nurturia anne ve babalarının tümüne gitsin. Nurturia linkini vermediğim arkadaşım kaldıysa da www.nurturia.com 'a beklerim.



Nurturia ile çocuğunu daha kolay büyüt

3 Ekim 2011

Oyun Odası Öncesi- Sonrası

Ada hanımın odasında oyuncakların yer kaplamasından bunaldığımız için evimizin bir odasını daha Ada'ya vererek "oyun odası" yapmıştık, bir süre önce.
Böyle olunca ne oluyor? Ada oyuncaklarını toplamayınca kapı kapatılıp çıkılıyor. Gerçi kuzu oyuncaklarını genelde topluyor. Konsantrasyonumuzun yüksek olmasının nedeni ise uyumadan önce toplanmayan oyuncakları ben deniz çöp poşeti ile topluyorum. Bu poşetleme işini bir kez yapınca Ada'nın motivasyonu bayağı yükseldi. (!)
Neyse, bir süredir düzgün giden toplama işi bir süredir eve uyku saatinde gelmemiz nedeni ile dağıldıkça dağıldı. Dün akşam odayı Ada ile birlikte topladık. (!) Ada bir şekilde oyalanmanın, işi başkasına yaptırmanın yollarını bulsa da beraber topladık sayılır.
Bunlarda odamızın dağınık ve toplu, Öncesi-sonrası halleri.









2 Ekim 2011

Fotoğrafçılık Kursu

Ben her zaman fotoğraf çekmeyi seven biri olmuşumdur. Bir süredir de çevremde çok konuşulan, çok paylaşılan bir konu olması vasıtası ile fotoğraf çekme işini bir adım öteye götürmeye karar verdim. Yani nasıl çekeceğimi bilerek çekmeye karar verdim diyelim.

Ada'nın okulu nedeni ile çok uzak olmamasını tercih ettim. Aklıma belediyenin düzenlediği kurs geldi. Netten bir bakayım derken ön başvuru formunu doldurdum. Bir kaç gün sonra mesaj geldi. Hafta içi akşam bir toplantı yapılacakmış, bilgilendirme mesajı göndermişler.

Toplantıya katıldım. 110 kişi kontenjanları varken, 300 küsur kişi baş vurmuş. Hiç bu kadar ilgi olacağını beklemiyordum açıkçası. Neyse ki çalışamıyor olmanın faydasını gördüm. İnsanların çoğu akşam yada hafta sonu istiyordu. Ben ise hafta içi sabahtan. İstediğim oldu ve Pazartesi yani yarın "Temel fotoğrafçılık" kursuna başlıyorum.

Kurstan sonra tembellik etmezsem eğer, kurs notlarımı da paylaşacağım.

1 Ekim 2011

Yağmur Sefası

Sonbaharın gelmesi ile yağan ilk yağmurla beraber Ada yağmurluk, plastik çizme, şemsiye okula gitti. Dönerken ise yolda gördüğümüz tüm su birikintilerinde hopladı, zıpladı, dans etti. Çok ama çok keyifliydi.

Eve geldik. Tayt, külot hepsi sırılsıklam olmuştu. Çizmelerini çıkarırken ise içinden sular aktı. Tabii çoraplarda su gibi. Doğru banyoya...

Aaaahh aahhh annem hiç izin vermezdi bize. ıslanırsınız, üşürsünüz derdi hep. Ada ise suyun içinde dans ederken o kadar mutlu o kadar keyifli ki o eğlenip mutlu oldukça ben de çok keyifleniyorum.

Ada su da oynarken dedim ki "Bende senin gibi plastik yağmur çizmesi alacağım. Seninle suların içinde oynayacağım" "Sana göresi yoktur ki" dedi. Ama en yakın zamanda bende bir yağmur çizmesi alıp yağmurda Ada ile suların içinde dolaşacağım kararlıyım. Yağmur da demeyelim gerçi bu anlattıklarımın hepsi yağmur ardından gerçekleşti. Yağmurda Ada ile oynama fikri gelince aklıma fark ettim ki ben yağmur çamur çok sevmem ama yağmur sonrası Ada ile su birikintilerinde oynayabilirim.